‘Üç Cisim Problemi’ fizik düşkünleri, bilim kurgu takipçileri ve dünya dışı yaşam formları üzerine düşünen meraklı zihinler için Netflix’te yayınlandı. Karikatürize, zeka düzeyi olarak oldukça düşük bir anti komünist propagandaya katlanabilen sabırlı izleyiciler için güzel bir meselesi var: Kendinden vazgeçmiş bir insanlığın başka formlardan yardım istemesinin sonuçları ne olabilir? Bu anlamıyla dizi, insanlığın kendisinden oldukça yüksek bir uygarlık ve teknolojik seviyeye sahip başka bir medeniyetle ilişkisini ele alıyor. Fakat hiyerarşik ilişkinin eşitsiz doğası gereği ortak mekanların kullanımında üstün olanın kurucu söz ve eylemleri ilişkilenme biçimini de belirliyor. Bu düşük konumu ve tek taraflı belirlenimi kabul etmiş ve dünyasını üstün uygarlığa sunmuş işbirlikçi insanlarla onlara karşı çıkanların mücadelesi de oldukça zor geçiyor.
Dizide uzaylılar ile insanlar arasındaki mücadele biçimine bakıldığında tanıdık bir manzara ile karşılaşıyoruz. Sağlıklı hücreler ile kanserli hücrelerin ortak bir mekan olarak insan bedeni üzerindeki mücadelesine benzer şekilde insanlar ve uzaylıların dünya için mücadelesi. Uzaylıların dünyadaki yaşam formundan bağımsız olarak kendi varlığını istilacı biçimde dayatması, kontrol edilemez ve takip edilemez olmaları, bittiği düşünüldüğü zaman bambaşka ve kimsenin beklemediği bir yerden çıkabiliyor olmaları kanserli hücrelerin vücutta hareket etme yeteneğini anımsatmaktadır. Dünyaya 400 yıl sonra varacağı söylenen uzaylılara karşı erkek bir liderin etrafında birleşen insanlık, elindeki bütün gücü kullanarak cevap vermeye çalışmaktadır. Bu mücadele yöntemi insanlık olarak kansere karşı verdiğimiz mücadelenin de kısa bir özeti gibidir. Dünyanın en eğitimli ve yetenekli kişilerini birleştirmek, gelişmiş teknolojiyi zorlayarak gelmekte olana karşı saldırıya geçmek ve bugün kaybettiğini düşündüğü kişilerin bedensel sınırlarını aşarak onları gelecekte bir kazanım elde etme pahasına bilinmez bir yolculuğa çıkarmak… İyi eğitilmiş ve kanserle mücadele ederken sınırlarını kaybetmiş erkek cerrahların insan bedeni üzerinde bilinmez ve önüne gelen düşmanı yok etmeye kararlı hareket etme prensibi ile erkek liderin önderliğinde uzaya gönderilmiş ve sonu belli olmayan beden parçaları aynı mücadele biçiminin farklı görüntüleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dizinin baş karakterlerinden birisi olan Will Downing’in kanser tanısı alması kanserli karakterlerin klasik temsiliyetini (sevgisini açıklayamamış, duygularını bastırmış; hem tutkulu hem bastırılmış birisi olarak) pekiştirmektedir. Fakat diğer taraftan, dikkatli izleyiciler için kanser ve uzaylılar arasında kurulacak bir metaforun bağlı olduğu ipleri de onlara uzatmaktadır. Burada izleyiciler için ilk akla gelen sorulardan birisi ise şudur: Neden bunca hastalık arasında Will Downing kanser teşhisi almaktadır? İzleyici için bakışın değiştiği, bütünün parçalarının yerine oturduğu nokta da bu soruda saklı. Bu noktadan sonra uzaylılar ile kanser arasındaki bağ, farklı anlam dünyaları arasında ince bir çizgiye dönüşmektedir.
UZAYLILAR VE KANSER METAFORU
Uzaylılar ile kanser metaforuna yönelik yapılan okumanın sınırlarını bulanıklaştıran, çizgiyi incelten ama diğer taraftan resmi bütüne kavuşturan bir diğer önemli etken ise savaşta kullanılan dil ile kanser tedavisinde kullanılan dilin aynı olmasıdır. Susan Sontag’ın (2015, s.76) da vurguladığı gibi kanserle mücadelede “Her hekim ve her duyarlı hasta, bu askeri terminolojiye (…) aşinadır.”(1). Kanser tedavisinde kanserli hücrelere karşı saldırıya geçme, bedenlerin ve organların istilası, hedefli ve yoğun ışın bombardımanı gibi ifadeler açık bir savaş haline işaret etmektedir. Bu savaş içerisinde hastalığın ilerlediği ve yapılacak bir şey kalmadığı düşünülen insanların bedenleri de gelecekteki savaşlar için son bir görev edinirler: Yeni yöntemlerin sınırsızca denenebileceği bir laboratuvar. Bu yeni görevle birlikte beden tekrar işlev kazanır. Fakat artık sahibine ait değildir ve insanlığa hizmet etmektedir. Son aşamadaki bir kanser hastası olarak Will’in bedeni de insanlığa hizmet edecek fakat kanserle olan savaşta değil uzaylılarla olan savaşta en ön cephede kendisine yer bulacaktır. Güçlü bombaların ortasındaki iğne deliklerinden geçerek çizilen rotayı takip etmek gibi imkansız bir görev edinecek ve süreçte çıkarılacak her dersle birlikte insanlığın hanesine belli belirsiz bir çizik daha atılacaktır.
Dizi, birinci sezonu itibariyle insanlık olarak gelmiş olduğumuz noktayı bir kez daha gözler önüne seriyor: Küçük ya da büyük yaşam formlarının tehdidinde belirsizliğe yolladığımız bedenlerimizin sınırsız maceraları ne zaman son bulacak?
1. Sontag, S. (2015). Metafor Olarak Hastalık: AIDS ve Metaforları (O. Akınhay, Çev.). Can Yayınları.
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)