Amerikalı sivil haklar avukatı Justin Sadowsky, ABD’de Filistinlilerin ifade özgürlüğünün kısıtlandığı anlayışın olduğunu belirterek, “İsrail yanlısı bazı gruplar, Filistin’i gayrimeşru hale getirmenin bir yolu olarak Filistin destekçilerini antisemitik gösteriyorlar.” dedi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının ardından ABD’de özellikle üniversitelerde başlayan Filistin yanlısı açıklama ve gösterilerin yankıları sürüyor.
İsrail yanlısı gruplar, öğrencilerin Filistin’e destek gösterilerini “antisemitizm”le yaftalarken sivil hak savunucuları ise bu eylemlerin ABD Anayasası’nda garanti edilen “ifade özgürlüğü” kapsamında olduğunu vurguluyor.
Başkent Washington DC’de 2005’ten bu yana sivil haklar konusunda avukatlık yapan Justin Sadowsky, üniversitelerdeki antisemitizm ve ifade özgürlüğü tartışmalarıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Kendisinin de Yahudi olduğunu belirten Sadowsky, ABD’de Filistinlilerin ifade özgürlüğünün kısıtlandığı anlayışın bulunduğunu, Filistin’i destekleyenlerin Yahudi düşmanlığıyla suçlanmadan konuşamadıklarını söyledi.
Sadowsky, bu suçlamaların bir kısmının ABD’deki İsrail yanlısı grupların koordineli tepkisi olduğuna işaret ederek, “Ne yazık ki görünüşte antisemitizmle mücadeleye adanmış olduğu varsayılan İftira ve İnkarla Mücadele Birliği (Anti-Defamation League – ADL) gibi İsrail yanlısı bazı gruplar, Filistin’i gayrimeşru hale getirmenin bir yolu olarak Filistin destekçilerini antisemitik gösteriyorlar.” dedi.
“7 Ekim, tüm bu tartışmaları büyük bir noktaya getirdi”
ABD’de bazı üniversitelerdeki Yahudi karşıtlığı ve ifade özgürlüğü tartışmalarına değinen Sadowsky, ülkedeki devlet ve özel üniversitelerde uygulamaların farklı olabileceğini belirtti.
Sadowsky, devlet üniversitelerinde ifade özgürlüğünün Anayasa ile garanti altına alındığı, özel üniversitelerin bu konuda biraz daha bağımsız ve kendi içlerinde farklı uygulamalara sahip olabilecekleri bilgisini paylaştı.
Şiddeti teşvik eden nadir istisnalar dışında özel ve devlet üniversitelerinde genellikle ifade özgürlüğü prensibine değer verildiğini kaydeden Sadowsky, “Şimdi 7 Ekim, tüm bu tartışmaları büyük bir noktaya getirdi.” dedi.
Sadowsky, 7 Ekim sonrası Filistin yanlısı destekçilerin fişlenerek yanlış şekilde Yahudi düşmanlığıyla suçlandıklarını dile getirerek, üniversitelerden mezun olacak bazı son sınıf öğrencilerinin daha önce şirketler tarafından vadedilen işe alınma akitlerinin ise iptal edildiğini söyledi.
Üniversitelerdeki Filistin yanlısı görüşlerden Yahudi öğrencilerin rahatsız olduğu yönündeki şikayetlere de değinen Sadowsky, “Bir başkasının siyasi protestosundan rahatsız olmanız talihsiz bir durum olabilir ancak bu, sizin sorununuz. Bunun, diğer insanların kendisi için önemli olan konularda savunuculuk yapmasını engellememesi gerekir.” ifadelerini kullandı.
Sadowsky, 7 Ekim’den bu yana bu konuda birçok üniversiteye dava açıldığını ancak bunlardan bir sonuç çıkacağına inanmadığı görüşünü dile getirdi.
“Bu ülkedeki İslamafobi ciddidir, çoğu zaman da ölümcüldür”
İsrail yanlısı grupların aktif kampanya yürüttüklerine dikkati çeken Sadowsky, “Yaptıkları şeylerden biri, insanları söylemedikleri şeyleri söylüyor ya da tartışıyormuş gibi göstermek için bağlam dışı ya da kısa sürede yanlış anlaşılan klipler kullanmak ve ardından bunları Yahudi karşıtı olmakla suçlayarak büyük bir öfke makinesi yaratmaktır.” dedi.
Sadowsky, önceki gün ABD Temsilciler Meclisi Eğitim Komisyonunda ifadeye çağrılan Harvard, Pennsylvania ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MİT) rektörlerinin “şiddeti şiddetle kınadıklarını” açıklamalarına rağmen sorgulanarak bir nevi Filistin yanlısı duruşla ilişkilendirilmeye çalışıldıklarına işaret etti.
ABD’deki Müslüman karşıtlığına (İslamofobi) değinen Sadowsky, “Bu ülkedeki İslamafobi ciddidir, çoğu zaman da ölümcüldür ve birçok insanın hayatını etkilemektedir. Hükümet ve halk bu konuyu ciddiye almalıdır.” ifadelerini kullandı.
Sadowsky, İsrail yanlısı grupların, protestolarda atılan “Nehirden denize özgür Filistin” sloganı ve “intifada” çağrısını “antisemitik” göstermeye çalıştıklarını anlattı.
“Nehirden denize” ifadesinin Filistin’in özgürlüğüne, “intifad” kavramının da şiddet ve soykırım çağrısından ziyade işgale karşı durmak anlamına geldiğini vurgulayan Sadowsky, şunları kaydetti:
“İsrail’in şu andaki resmi duruşu, Ürdün Nehri’nden Akdeniz’e kadar olan bölgenin kalıcı olarak tek bir İsrail kontrolü altında olması yönündedir. Bu konum, soykırım niteliğinde İsrail devletinin resmi tutumudur. Eğer Filistin taraftarı kişilerin ‘nehirden denize’ ifadesini kullanması son derece uygunsuz hareket oluyorsa İsrail devletinin resmi duruşu neden sorun değil?”
Rektörler: “Filistin yanlısı görüşler, ifade özgürlüğü kapsamında”
ABD Kongresi Eğitim ve İş Gücü Komisyonu, önceki gün üniversitelerde antisemitizmin arttığı iddiasıyla Harvard, Pennsylvania ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MİT) rektörlerini ifade vermeye çağırmıştı.
Komisyon üyelerinin sorularını yanıtlamaya çalışan rektörler, antisemitizmle birlikte Müslüman karşıtlığı ve nefretin her türlüsünün artışına karşı mücadele edeceklerini söylemiş, Filistin yanlısı görüşlerin ise ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştu.
Üniversitelere yönelik soruşturma
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısının ardından ABD Eğitim Bakanlığı, üniversite kampüslerindeki nefret olaylarına dair iddialarla ilgili soruşturma başlatmıştı.
Soruşturmaların neticesinde Bakanlık, okullara tavsiyelerde bulunacak ve bunlara uyulmaması halinde okullar, federal fonlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak.